29 Aralık 2009 Salı




MESCİD-İ KUBA





Kuyuları ve Hurma ağaçları ile meşhur verimli bir vaha üzerinde kurulmuş olan ve adını buradaki bir kuyudan alan Kubâ Mekke yolu üzerinde ve Medine'ye 5 km. mesafededir.Bu mescid'de peygamber efendimizin kendisininde bizzat çalıştığı ilk inşa edildi.Reûl-i Ekrem burayı genişleterek Kubâ Mescidi'ni inşa etti.Mescid ilk hali ile bir düzlüğü çevreleyen kare şeklinde dört duvardan ibaretti.Hz. Peygamber efendimiz 623 yılında kıblenin Kabe'ye çevrilmesinden sonra bu mescidi yeniden inşa ettirmiştir.Cumartesi günleri burada yapılan namaz ibadeti umreye eşdeğer gören Hz.Peygamber bazen pazartesi ve Ramazanın 17 günü buraya gelerek namaz kılar, burada verilen Kur'an derslerini denetler ve soruları cevaplardı.Daha sonra çeşitli dönemlerde onqarım ve tamirat geçiren Mescid 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından tavanı yıktırılarak yeniden yapılmıştır. 1829 yılında 32x32 m ebadında olan mescid 40x40 m olarak üst ahşap tavan yerine, sütünlar üzerine kemerlere oturan ve baskı yarımküre kubbelerden oluşan bir tavanla örtülmüştür.1985 tarihinde tamamen yıkılan mescid yeniden inşa edilmiş13,500 metre karelik bir alana ulaştırılmıştır.10 bin den fazla insanın aynı anda ibadet etmesi sağlanmıştır.

SEL DAĞI VE MESÂCİD-İ SEB'A




Hendek savaşının geçtiği yer.Bu dağın eteğinde yedi küçük mescid vardı.Bunlar, Mescid-i Feth,Mescid-i Selmân-ıFârisî,Mescidi Ali b.Ebû Tâlib ve Mescid-i Ebû Bekir es-sıddîk,Dağın eteklerinde bulunan bu mescidlerden şimdi yıkık kalıntıları kalmıştır.

MEDİNE TREN İSTASYONU

Fotoğraflar.Metin AKSAÇ











1900 yapımına başlanan ve 1908 yılında Medine'ye ulaşan Hicaz demiryolu ile İstanbul-Madine arasında bağlantı kurulmuştur.Birinci dünya savaşından sonra bölgeden çekilen Osmanlı Devletinin ardından Hicaz Demiryolu âtıl hale gelmiştir.Bugünlerde yeniden canlandırılmaya çalışılan Hicaz demiryolunun son restore edilmiş hali ve Osmanlı tarzı camii hâlâ ayakta durmaktadır.

UHUD.

Fotoğraflar.Metin AKSAÇ











Medine'nin kurulduğu düzlüğe kuzeyden kuşatan 110 m.yükseklikte ve 8 Km.uzunluğundaki Uhud dağının Mescid-i Nebevî'ye uzaklığı 5 Km.dir. Mekke müşrikleri ile yapılan mücadele yani Uhud savaşı burada gerçekleşmiştir.Uhud şehitliğin bir kısmı sel yatağına yakın olması ve Medine'nin su ihtiyacını karşılayan kanalın buradan geçmesi sebebiyle bazı kabirler kırk altı yıl sonra Cennetü'l Bakî'e nakledilmiş ve Hz. Hamza başta olmak üzere pek çoğu burada kalmıştır.Uhud savaşı 300 kişilik bir orduya 700 sahâbi ile uhud dağının eteklerine gelen Resûl-i Ekrem, arka tarafı emniyete almak için stratejik önem taşıyan Ayneyn tepesine elli okçu yerleştirdi ve onlara savaşın seyri ne olursa olsun bir talimat gelmedikçe bu tepeden ayrılmamalarını söyledi.Başlangıçta Müslüman güçleri üstünlük ellerine geçtiği an Ayneyn tepesindeki okçuların bir kısmı talimata uymaayarak, ganimet için yerlerini terk edince müşrikler arkadan saldırarak savaşın seyrini değiştirdiler. Resûl-i Ekrem'in öldürüldüğüne dair çıkan söylentiler üzerine çatışmalar durma noktasına geldi. Müşrikler Ebû Süfyanın etrafına toplandı. iki ardu böylece bir birlerinden ayrıldı ve savaş sona erdirildi. Çok çetin geçen bu savaşta Allah'ın Resûlünün dişi kırıldı. Dudağından ve yanağından yaralandı.Hz.Hamza'nında bulunduğu yetmiş sahâbî şehit oldu. Uhud şehitliğini ziyaret etmeyi teşvik eden Resûlullah şöyle buyurmuş. "Allahım!kulun ve Resûlün onların şehid olduklarına şahitlik eder; onlarda kıyamet gününe kadar kim kendilerini ziyaret eder veya selâm verirse kendisine mukabelede bulunurlar"Hz.Fatıma da sık sık buraya gider ve Hz Hamza'nın kabrini ziyaret eder ve onlara dualar ederdi.Hz.Hamza'nın kabri türbe haline getirildi.Mescid-i Hamza adıyla mevcut olan mescid yapıldı.Kanuni Sultan Süleyman çeşitli dönemlerde onarım geçiren bu mescid 1543 te yeniden yaptırdı. Şehitliğin kuzey tarafında Resûl-i Ekrem'in yaralandığı alana 1849'da Abdulmecid tarafından "Kubbetüsenâyâ" adı verildi.Hz.Hamza'nın şehit olduğu alanda yaptırılan kubbeye de "Kubbetülmasra" denildi.

CENNETÜ'L-BAKÎ

Fotoğraflar.Metin AKSAÇ


























Kanunu Sultan Süleyman devrinde yapılan ve Medine'nin Bakî kapısı adı verilen bu mezarlığın yeri Mescid-î Nebevînin yakınında yer almakta olup, bu yer Türkler arasında daha çok Cennetü'l-bakî adı ile bilinmektedir.İlk kez Resûlullah tarafından mezarlık haline getirilmiştir. Hz.Peygamberin oğlu İbrahim'den sonra kızları Rukiyye ve Zeynep, Hz.Fâtma ile oğlu Hz.Hasan,Hz. Peygamberin amcası Abbas ile halası Safiyye ve bazı torunları,Resûl-i Ekrem'in "benim ikinci annem"dediği Hz.Ali'nin annesi Fatıma bint Esed,müminlerin annelerinden Hz. Aişe,Hafsa, Ümmü Seleme,Zeynep bint Huseyme,Zeynep bint Cahş, Reyhâne, Mâriye burada yatmaktadır.Ehl-i beyt'in ileri gelenlerinin yanında birçok kimsede defnedilmiştir.Hz.Osman, Abdurrahman b.Avf,Sa'd b.Ebû Vakkas,Abdullah b.Mes'ûd,Suheyb er-Rûmî ve Ebû Hureyre de burada yatmaktadır. Resûlullah zaman zaman buraya gelerek dualar ederdi.Kabirler,Baş ve ayak uçlarına konulan küçük taşlarla belirlenmiştir. Burası şimdi de Medine mezarlığı olarak kullanılmaktadır. Her gün sabah namazındanyatsı namazına kadar her farz namazlarından sonra cenaze namazı kılınıyor.